run with

  1. Verb mutabık kalmak
  2. Verb (US) (bir şeyi) geliştirmek ya da yönetmek için sorumluluk almak
Tavşana kaç, tazıya tut demek.
Tavşana kaç, tazıya tut demek. (Zıt iki fikrin ikisini de kabul etmek).
(fiyatlar) düşmek Verb
(fiyatlar) birden düşmek Verb
muhtelif vadeleri olan senetler Noun
bir dükkânda veresiye hesabı olmak Verb
(a) alıp kaçmak, kaçırmak.
He ran away with his neighbor's daughter: Komşusunun kızını kaçırdı.
(b) aşırmak, çalmak.
He's run away with all my jewels: Bütün mücevherlerimi çalıp kaçtı. (c) kapılmak, aldanmak, inanmak.
Don't let your temper run away with you: Öfkeye kapılma.
Don't run away with the idea that you needn't work: Çalışmaya ihtiyacın olmadığı fikrine kapılma/ inanma.
He lets his feelings run away with his judgment: Hislerine kapılarak karar verir. (d) (yarış vb.) kolay kazanmak.
aktarma trenine yetişmek Verb
(sahile/başka gemiye) yakın seyretmek.
(veznedar) bütün parayı alıp kaçmak Verb
bütün parayı alıp kaçmak Verb
(Br) birinin valizini çalmak Verb
parayı alıp kaçmak Verb
parayı alıp sıvışmak Verb
bir şeyle paralel olmak Verb